Aldatma ya da bir başka deyişle zina nedeniyle boşanma davasında eşlerden birinin evlilik birliği devam ederken diğer eşi aldatması sebebiyle açılır. Söz konusu boşanma davası Medeni Kanun’un 161. Maddesi gereği aile mahkemesinde açılan ve özel yargılama usullerine tabi bir dava türü olarak tanımlanır.
Zina, evli bir kişinin eşi dışında bir başka kimseyle cinsel münasebette bulunmasıdır. Söz konusu zina kavramının içerisine birçok davranış ve tutum ilave edilebilir. Bunların başında eşlerden birinin bir başkasıyla öpüşmesi, sarılması ya da dokunması gibi eylemler Medeni Kanun’a göre zina olarak adlandırılmaktadır. Bu gibi hallerde aldatma gerekçesi ile diğer taraf dava açma talebinde bulunabilir.
Boşanma sebepleri temelde özel ve genel boşanma sebepleri olarak iki grupta incelenir. Aldatma ise bu kapsama göre özel bir boşanma sebebidir. Davacı olan tarafın aldatma olgusunu ispatlaması halinde mahkeme tarafların diğer kusur durumlarına bakmaksızın boşanma kararı verilmektedir.
Bunun yanı sıra aldatılan eşin aldatma olgusuna tepki olarak hakaret içeren sözler söylemesi söz konusu zina kaynaklı boşanma davasında aldatılan tarafın kusuru belirlenirken etkili olmaz. Burada aldatılan taraf evlilik içinde özgür iradesiyle değil; eşinin zina fiiline tepki olarak hakaret ve benzeri söylemlere başvurmuştur. (HGK-K.2018/112).
Bir örnekle açıklamak gerekirse 01.01.2013 tarihinde bir eş aldatılmasına rağmen, aldatma fiilini 30.12.2018 tarihinde 5 yıllık dava açma süresi (zamanaşımı süresi) dolmadan öğrenmişse zina nedenli boşanma davası açma hakkına sahiptir. Zina söz konusu olduğunda aldatmayı gerçekleştiren eş diğer eş tarafından affedilirse dava açma hakkını ortadan kalkmaktadır. (MK m.161/3). Zina davalarında bu durum sözlü veya yazılı olabileceği gibi eşler arasında sergilenen davranışlar sayesinde de anlaşılabilmektedir.
Boşanma avukatı ve diğer işlemleriniz için https://acasoy.com adresini ziyaret edebilir, daha detaylı bilgi için bizlere ulaşabilirsiniz.