Süleyman AKDOĞAN


Aldatma Boşanma Sebebi Değildir

Aldatma Boşanma Sebebi Değildir


 Biten her evlilik bir hatanın sonucudur. Ceviz kabuğunu doldurmayacaklardan, telafisi mümkün olmayanlara sıralanabilen hata evliliği bitirmişse sorumluyu uzaklarda aramamalı. Sorumlu tabii ki bizzat evliliği yaşayanlar ve yakın çevresi.
Önce evliliği yaşayanlarla başlanacak olursa, onların kabahati kendilerinin “farklı, özgün, başka” olduklarını inkar edercesine HBY eksenli bir evlilik yapmalarıdır. En başta “hayır” tavrı konulmayan ve oldukça az rastlanan görücü usulü evlilikleri bir yana koyalım, görerek, konuşarak, severek yapılan evlilikler bile HBY mantığıyla yapılıyor. Her insan farklı iken bir birinin kopyası düğünler, düğün öncesi hazırlıklar evliliği en başında sinir harbi haline getiriyor. Daha evlenmeden oluşturulan istekler çiftleri telafisi mümkün olmayan sıkıntılara sokabiliyor. Burada çiftin en büyük suçu bu bizim evliliğimiz, biz bunları   planladık, birbirimizle şu oranda tanıyoruz, ekonomik gücümüz bu diyecek iradeyi ortaya koyamamalarıdır.
Yakın çevreden bahsedecek olursak, niye evlendiniz sorusuna “ bundan başka kimse yoktu, aman o zaman cahildik, ne bilim” gibi yanıtlar veren kimselerin başkalarının evliliğinde kendilerini istemeseler bile söz sahibi olarak bulmaları, bir şeyler söyleme baskısı altında ürettikleri ifadeler yeni evliliklerin zeminini oluşturuyor. Kendi evlilikleriyle yeni yapılan evlilik arasında geçen onca zamana karşın verilen kısır döngü öğütler altında girilen dünya hayatı çiftleri sürekli diken üstünde tutuyor.
Bu öğütlere birkaç örnek verecek olursak. Bu öğütler bayana: Aman kızım ne alırsanız şimdi alırsınız ilerde hiçbir şey aldıramazsın. Oysa, kendi döneminde (evlendiği yıllarda)  bir radyo, gramafon, kıl çulu, tahta kaşık, sedir, somya bile bulamayan , toprak damın içinde yaşayan bu kimse  LCD televizyonun önünde, en lüks halının üzerinde, belki gümüş- altın kaplama çatal, kaşık, bıçakların olduğu bir masada yemek yerken , o dama göre oldukça görkemli bir evin içinde böyle söyler.
Evlendikten sonra aldıklarınızın listesini yapar mısınız ya da evlendiğiniz günle bugünü kıyaslayın deseniz roman yazacak kimseler kendi edindiklerinin bir sürece bağlı olduğunu görmezden gelerek konuşurlarda konuşurlar. Tabii ki söylenen her kelime bir etki bırakır, kızcağız kafasında alacaklar listesi yapmaya başlar. Belki hayatında bir kere bile kullanmayacağı şeyler bile vardır bu listede. Bu liste muhatabına iletildiğinde bir sinir tohumu  atılır hafızaya. “Sen şunu yapmıştın denilerek başlanılan tartışmalar listesi” diye kocaman bir liste oluşturur siz fark etmeden.  
Başka neler denir kızlara, aman yavrum ipleri şimdiden eline verme , ev işlerinde sana yardım etsin. Eve çokça misafir getirmesin…
 Erkeğe ne denir peki? Kadın kısmına fazla yüz vermeyeceksin, yüz verdiğinde tepene çıkar. Erkek adam ev işi mi yapar, çocuğa mı bakar. İpleri hemen eline verme öyle… . Be mübarekler, gençleri dünya evine mi gönderiyorsunuz yoksa harbe mi hazırlıyorsunuz?
Anne babalar ne durumda diyorsanız, onların müdahil olmadığı bir evlilik mümkün değil. Çocuklarını bir türlü büyütemeyen ebeveynler, onları evlendikten sonra bile çocuk görürler. Yavrum, sen çok zayıflamışsın,  yoksa bu gelin bakmıyor mu sana? Kızım, kılına zarar gelsin ben yapacağımı bilirim... Bir de çocuklarını kendilerinden daha çok düşünen ana babalar onların bütün şartları zorlayarak ev, araba sahibi olmalarını isterler.Banka, borç, faiz derken, onları düşünmekten zavallıların birbirlerine ayıracak zamanı kalmaz, bir türlü birbirlerini tanıyamaz, anlayamaz.
En küçük tartışmalarda kendi evladını yanına çeken, onun haklılığını kesin gören ana baba tipleri boşanma denen canavarı en çok besleyen başka bir etken. Bu durum, eşinin ana-babasını kendi ana- babası gibi gören, ya da damadını, gelinini kendi çocuğu gibi gören insanları oldukça azalttı.
Kısacası, büyük umutlarla,  çiftlerin iyi günde - kötü günde birbirlerinin yanında olacaklarına yemin ederek başladıkları evlilikler sebep ne olursa olsun  bitiyor. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Bu durumdan en çok zarar gören, boşananların bizzat kendileri, varsa çocukları, anne- babalar oluyor…   Ve tabii ki bizler. Allah kimsenin yuvasını bozmasın.
Pardon. Aldatmadan bahsetmedim. Bu yazımda boşanma sebeplerini yazmaya çalıştım. Aldatma bir boşanma sebebi değildir. Aksine boşanmanın ta kendisidir. Aldatan kişi zaten , eşini terk etmiş, onu, kendini ve evliliğini yok saymış demektir. O evli olsa ne olur, olmasa ne olur.
 
HBY: HerkesBöyleYaşıyor