Gürbüz BATTAL
Tarih: 31.08.2017 09:39
Arakan
Arakan, Güneydoğu Asya’da Hindistan’ın batısında, Bangladeş’in güneyinde Myanmar diğer adıyla Burma’ya bağlı bir eyalettir.
Myanmar, uzun yıllar İngiliz sömürgesi olarak yönetildi. 70 milyonluk bir nüfusa sahiptir.
Son derece zengin doğal kaynaklara sahip olmasına rağmen tüm sömürge ülkeleri gibi kaynakları sömürülmüş, gelişememiş ve geri bırakılmıştır.
Ülkenin yüzde 68’ini Burmalılar oluşturur.
Şanlar, Karenler, Müslümanlar, Çinliler, Hintliler 64 etnik gruptan bazılarıdır.
8. yüzyılda ticaret yapmak için sefere çıkan Müslüman tüccarların gemisi Arakan yakınlarında batar. Müslüman tüccarlar mecburi olarak burada yaşamaya başlar.
Zaman içinde yerli halkla evlenerek çoğalır, 3 milyonluk bir Müslüman devleti kurarlar.
Arakan, önce Burmalıların sonra da İngilizlerin eline geçer. Sömürge devleti olur.
Burma ya da Myanmar, 1948’de bağımsızlığını kazanarak cumhuriyet olur. Darbeyle iktidara gelen Kömünist General Ne Win de tüm devlet imkânlarını Müslümanları ezmek için kullanır.
İnsan Hakları kuruluşlarının raporlarına göre, 28 Mart 1942’de başlayan katliamlarda en az 150 bin Arakanlı Müslüman’ın öldürülmüş, yüz binlercesi komşu ülkelere sığınmış, binlerce kadın tecavüze uğramıştır.
2011 yılında yapılan seçimde Arakanlı Müslümanlar 46 milletvekilliği kazanınca Budistlerin baskısıyla askeri cunta tarafından Müslüman milletvekillerinin üçünün meclise girmesine izin verilir. Müslümanların 43 koltuğu da Budistlere tahsis edilir.
2012’de Ramri kentinde Budist bir rahibenin 3 Müslüman tarafından tecavüz edilip öldürüldüğü şekildeki yalan haberin ulusal medyada sürekli tekrarlanmasının ardından Budist- Müslüman ilişkileri iyice gerginleşir.
Hindular, silahlı gruplar ve Myanmar ordu güçleri tarafından katliamlar şiddetlenir.
BM ve BM Güvenlik Konseyine yapılan başvurulara rağmen insan hakları konusunda sabıkalı olan Birleşmiş Milletler tarafından Burma’daki olaylar, görmezden gelinir.
Katliamların bir başka sebebi ise, Arakanlı Müslümanların, Budistler tarafından sürekli olarak din değiştirmeye zorlanması ve Müslümanların dinlerini terk etmemeleridir.
Günümüzde, Budist çetelerinin zulmü, cinayetler, toplu tutuklamalar, tecavüz olayları, ev ve iş yerleri ve camilerin ateşe verilmesi sıradan olaylar haline geliyor.
Bu zulüm, katliam ve işkenceler karşısında buradaki Müslümanların yalnız kalmıştır.
Son günlerde katliamların yeniden başladığı ve insan aklının anlamakta zorlandığı işkence ve katliam görüntüleri televizyon ve gazetelerde yayınlanıyor.
Ortadoğu, Kuzey Afrika, Afganistan ve Pakistan coğrafyasında gelişmiş batı dünyasının, Uzakdoğu’da da Budistlerin Müslüman katliamı yaptığına şahit oluyoruz.
Müslüman devletlerinin liderleri olan kral ve şeyhlerin, başlarını kuma gömüp efendilerinden gelecek talimatlarla Müslüman katliamına çanak tutmaktan başka icraatlarını göremedim.
Cumhurbaşkanınızdan başka bu tür katliamlara karşı sesini yükselten lider ne yazık ki yok.
Arakan’la ilgili olarak yazılmış olan şiirlerden birisi ile yazıma son bitiriyorum.
AH ARAKAN!
Önünde kan, ardında kan
Her yerin yangın, her yerin viran
Yok mu hiç çığlığını duyan
Bulunmaz mı acılarını saran
Ah Arakan!
Söyle ey insan kurudu mu sende vicdan
İnsafın, adaletin, merhametin sanki bir yalan
Ne çok sahipsizsin sen Arakan!
Katledilen kardeşindir ey ümmet bari sen uyan
31.08.2017
Gürbüz Battal
Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —