Naif KARABATAK


Bir patatesli siyaset alayım!

Bir patatesli siyaset alayım!


Patatesli siyaseti gördüğümden bu yana mercimeği Mısır’a sultan etmek isteyenler aklıma geliyor, siyasetin malzeme sıkıntısıdır deyip, gülüyorum.

Hatırlar mısınız bilmiyorum.

Bir zamanlar patates yine revaçtaydı.

İyi siyasi malzeme olmuş, hatta mizah konusu bile yapılmıştı.

Patatesin rekoltesi yüksekti.

Herkesin tarlası patates dolmuştu.

Tarlada çürüyeceğine Niğde’den bütün yurda hediye paketi olmuştu, taşınması zor olsa da…

Sonra Mercimek dolmuştu her tarla, her bahçe…

Devlet teşviki başlamıştı; bir mercimek yiyene, bir mercimek de bizden gibi…

Televizyonlarda anlı şanlı diyet uzmanları, Mercimeğin faydalarını anlatmak için çıkıyorlardı.

Biz mercimekten pilav yapıyorduk, çorba yapıyorduk, köfte yapıyorduk ama başka da bir şey bilmiyorduk.

Oysa uzmanlar bize mercimeğin kebabını bile öğretmişlerdi.

Sonra ürün tükendi, mercimekle yapılan o çılgın yemekler de tarihte hoş bir anı olarak kaldı.

Şimdi patates, o görkemli tahtına yine oturdu.

Burnu bir havalı ki sormayın.

Kendisini padişah sanıyor olmalı, manavlarda havasından geçilmiyor, bir tafra bir tafra…

Belki patates bu kadar böbürlenmez de, başka siyasi malzeme bulamayanlar nedeniyle kendisini nimetten sanan kuru fasulyenin tahtında sanıyor.

***

Bir süredir ülkede başka gündem yokmuş gibi “patates” üzerine siyaset yapılıyor ve tabii ki hiç hızını kesmeyen “Aksaray” üzerine…

Patatesin fiyatı pahalı olunca vatandaş öldü, bitti, eridi, kül oldu diyebiliriz artık.

O zaman hükümet başarısızdır.

13 yıldır iktidar olmuş ama ne yoksula bakmış, ne yetimi düşünmüş, ne engelliyi görmüş, ne yaşlıya el uzatmıştır.

Patates pahalıysa, gerisinin önemi yoktur.

Ne devasa yatırım, ne yollar, ne köprüler, ne okullar, ne hastaneler, ne de çılgın çılgın projeler…

Kara trenden önce hızlıya sonra daha da hızlıya geçmenin, denizin altına metro, denizin üstüne havaalanı yapmanın da bir önemi yok.

Çünkü patates pahalı…

Yunanistan’ın IMF’ye olan borcunu ödeyemeyecek hale gelip, havlu attığı bir zamanda, Türkiye’nin IMF’yi kapı dışarı etmekle kalmayıp, üstüne de borç verecek hale gelmesi de önemli değil…

Çünkü patates pahalı…

Ne yoğurt, ne süt, ne ekmek, ne makarna, ne yağ, ne şeker…

Patatesin pahalı olması, bütün bunları almak için günlerce kuyrukta beklediğimiz günleri unutmamıza da yetiyor.

Ne yağ kuyruğu, ne şeker, ne tüpgaz, ne de gazyağı kuyruğu…

Ne ekmeğin karneye bağlandığı o kıtlık günleri, ne askerin postalıyla ezildiğimiz darbe günleri…

Ne Kürtlerin “Kürdüm” diyemediği günler, ne başörtülünün “başı dik” şekilde giremediği kurumlar…

Patates pahalıysa bütün bunları unutmaya hazırız…

Çünkü patates kafalıların anladığı o an “rakibini vuracak” malzeme bulmasıdır, içeriğinin, detayının ve tarihinin önemi yoktur.

Bas bas bağırır, ciyak ciyak ciyaklarsınız; patates pahalı diye…

Vatandaş da 13 yıl önceki Türkiye ile şimdikinin farkını unutup, “Aaa patates pahalıymış, çok ayıp. Bu kadar beceriksizlik olmaz” diyerek oynanan senaryo gereği oyunu başka partiye verecek.

Böylece AK Parti bir sandalye, bir sandalye, bir sandalye daha kaybedecek.

Yine birinci parti olacak ama patates çuvalıyla vurulmuş olacak, soyulmadan, yıkanmadan, kızartması yapılmadan…

Patatesten elbette siyaset yapılır.

Bamyadan da yapılır, hıyardan da…

Ama bütün enerjini buna harcamaz, ülkenin tek sorunu gibi yansıtmaya kalkmazsın.

Elbette AK Partinin yanlışı var, yapmadığı veya yapmak isteyip yapamadığı var.

Ülkeyi demokratikleştireyim, özgürleştireyim, barış ve huzur getireyim, herkesi eşit olsun diye attığı adımda kendisini “hain” ilan edenler bile var.

AK Partiyi eleştirmek için çok malzeme var; bütün siyasi partileri, bütün anlayışları eleştirmek için olduğu gibi.

Patates, bu listenin en sonunda gelir.

Ve nitekim patates fiyatı ucuzladı, yerine başka şey koymak lazım.

Ama patates kadar yamuk olmasın, yeter…

 

Tweetimden seçmeler

Diyorlar ki, bu devasa eserler bizim vergilerimizle yapılıyor. Boşuna şişinmesinler. Doğru ama biz önceden de vergi veriyorduk, eser yoktu!

www.naifkarabatak.net