Aslında çocuk eğitimi denildiğinde ilk akla gelen çocuğun doğumuyla başlayan süreç değil, bireylerin evlenmesiyle başlayan süreç akla gelmelidir. Çünkü çocuk eğitimi çiftlerin evlilik akdiyle beraber kaynaşıp, anlaşıp aile olabilmesiyle yakından alakalıdır.
Bireyin şahsi olgunluk ve sorumluluk alma becerisi, sorun çözme kapasitesi, gelişmişliği evlilik içinde eşle olan diyaloğunu yakından etkiler. Huzur denilen soyut kavrama zemin için de aile sorumluluğunu taşıyabilen bireysel seviye önemlidir. Uzlaşabilen ve farklılıklara rağmen anlaşabilen çiftlerin çocuk eğitiminde daha başarılı yol katettikleri belirgindir. Evlilik düşünce ve planında olanlar birey olma sorumluluklarını yerine getirdikten sonra evlenmeli, evlilikle beraber eş olmayı başardıktan sonra da anne baba olmayı düşünmelidirler.
Çocuk eğitiminde en belirgin sıkıntılardan biri eşlerin şahsi sürtüşmeleri sebebiyle çocuk eğitiminde farklı yol ve yöntem izleme tercihleridir. Eşler arası şahsi olarak farklılıklar sebebiyle muhalefete dönüşmüş diyaloglar, aile içi dengeyi bozduğu gibi çocuğun dengesini de sarsar. Anne ve baba arasında taraf tutmak zorunda bırakılan çocuklar yetişkinlik hayatında da uzlaşma kültürünü uygulamakta zorlanabilirler. Eşlerin çocuk eğitiminde hem fikir bir yol izlemeleri çocuğun ruhsal gelişimi ve sağlığı için gerçekten çok kıymetlidir.
Çocuk eğitiminde diğer sorunlardan biri annenin tek başına çocuğun bakımıyla ilgilenmesi, uykusuzluk sebebiyle bedensel ve ruhsal yorgun düşüp strese ve bıkkınlığa maruz kalmasıdır. Bunun eşler arası aile içi sorunlara dönüşmesini engellemek için babanın veya aile büyüklerinin desteği,geçiş süresinde önemlidir.
Çocuğun doğumuyla birlikte annelerin kendilerini çocuklarına adaması fıtri doğal bir eylemdir. Bununla birlikte doğum sonrası gece ve gündüz anne-çocuk birlikteliği adeta babayı dışlar hale getirebilir. Çiçeği burnunda anne çocukla uyurken, çiçeği burnunda baba başka bir odada yatmak zorunda kalabilir. Bu da eşlerin birbirine olan duygusal-bedensel ihtiyaçlarını, aile paylaşımlarını farkında olmadan ötelemesi açısından dikkat edilmesi gereken bir konudur. Çocuğun doğumuyla başlayan süreç, özellikle ilk 2 yıl, karı-koca ilişkisini olumsuz etkilemeyecek şekilde beraberce yol alınması gereken ve karşılıklı fedakarlık isteyen bir süreçtir.Eşler arasında yaşanan cinsel sorunlar cocuğun doğumuyla birlikte gözlenmektedir.
Çocuk gelişiminde kural olarak belirlenen konulara önce ebeveynin uyması ve bu kurala uymada istikrarlı, sabırlı olması gerekmektedir. Anne ve babalar çocuklarıyla yaşadıkları sorunlarda kuralları koymakla birlikte uygulamada çok esnek davrandıkları için çocuk üzerinde bekledikleri etki oluşmaz.
Çocuğun yanında ifade edilen ‘’ne yaptıysak işe yaramadı, dövdük ve ceza verdik işe yaramadı, bir yol bulup yine bildiğini yapıyor, bizi pes ettirdi’’gibi olumsuz cümleler çocuğa yol gösterici ve cesaret verici özelliktedir. Çocuğa uygun kuralı belirleyip ve her defasında sabırla net bir şekilde yol alınmalıdır.
Çocukta inat denilen şey, ailenin birebir ilişkilerinde farkında olmadan çocuğa öğrettikleriyle alakalıdır. Aileler farkında olmadan çocuklara inadı öğretirler. İkili ilişkilerde yetişkinler arasında yaşanan sürtüşme şekilleri ve diretmeler aslında çocuğa geçen öğrenilmiş bir özelliktir. Çocuklar özellikle kimlik oluşumun başladığı 3-6 yaşta bireyselliği ispat için diretmelere başlar. Bu dönemdeki anne-babanın esnek ve izah eden alternatif sunan yaklaşımı, çocuğa inat alışkanlığından ziyade çözüm odaklı yaklaşımı öğretmede etkindir.
Yemek yememe ve uyku uyumama konuları da yine aile içi tutumlara bağlıdır. Annenin çocuğa kuracağı baskısız kurduğu dengeli düzen, zaman içinde çocuğun da isteyeceği ve vazgeçmeyeceği bir durumdur.
Çocukların insani, vicdani ve manevi değerler temelleri ilk 6 yılda oturur. Tüm bu değerleri de davranış örnekleriyle anne-babasından gözlemler,yorumlar ve alır. Sözünü tutma, emanet sorumluluğu, dürüstlük ve doğru söyleme, hak-hukuk mevzuları, merhamet ve yardımlaşma gibi insanın bütün bir ömrünü ciddi etkileyecek bu değerlerin ilk temeli ailedir ve bir nevi miras özellikleri taşır. Sonradan kazanılması da zordur.
Aileler bilinçli şekilde anne-baba olmalı ve ebeveyn olmanın sorumluluklarının bedensel emek yanında ruhsal, manevi önemimi kavradıktan sonra bu ulvi mesleği üstlenmelidirler. Çocuk için ruhsal anlamda mucizevi anahtar kavram sevgi ve güvendir. Sevgi ve güvenden mahrum huzursuz bir ortamda büyüyen çocukların bu iki kavrama doyumsuzluğu, arayışı yetişkinlik sürecine kadar aktarılabilir. Birey olamadan eş olan, eş olamadan anne-baba olan çiftlerin aile hayatları çalkantılı geçmektedir. Bu çalkantı ve kriz ortasında kalan çocukların da bedensel ve ruhsal gelişimi yaralanmaktadır.
Toplumun sağlam temellerle devamı için, sağlam anne babalara ihtiyaç vardır. Evliliklerin artık hızla boşanmaya gittiği günümüzde boşanmaların tavan yapması çocukların ruhsal gelişimine ciddi darbedir. Ergenlikle birden baş gösteren sorunlar aslında yeni değildir. Ergenlik, çocuğun kendince algıladıkları olumsuzlukları bastırmasının farklı tezahürü ve bir nevi isyanıdır.
Haydi anne babalar!Aile olmaya, bedensel ve ruhsal yönden sağlıklı, manevi değerleri sağlam bir nesil yetiştirmeye…
www.aysegul-keskin.com
Bireyin şahsi olgunluk ve sorumluluk alma becerisi, sorun çözme kapasitesi, gelişmişliği evlilik içinde eşle olan diyaloğunu yakından etkiler. Huzur denilen soyut kavrama zemin için de aile sorumluluğunu taşıyabilen bireysel seviye önemlidir. Uzlaşabilen ve farklılıklara rağmen anlaşabilen çiftlerin çocuk eğitiminde daha başarılı yol katettikleri belirgindir. Evlilik düşünce ve planında olanlar birey olma sorumluluklarını yerine getirdikten sonra evlenmeli, evlilikle beraber eş olmayı başardıktan sonra da anne baba olmayı düşünmelidirler.
Çocuk eğitiminde en belirgin sıkıntılardan biri eşlerin şahsi sürtüşmeleri sebebiyle çocuk eğitiminde farklı yol ve yöntem izleme tercihleridir. Eşler arası şahsi olarak farklılıklar sebebiyle muhalefete dönüşmüş diyaloglar, aile içi dengeyi bozduğu gibi çocuğun dengesini de sarsar. Anne ve baba arasında taraf tutmak zorunda bırakılan çocuklar yetişkinlik hayatında da uzlaşma kültürünü uygulamakta zorlanabilirler. Eşlerin çocuk eğitiminde hem fikir bir yol izlemeleri çocuğun ruhsal gelişimi ve sağlığı için gerçekten çok kıymetlidir.
Çocuk eğitiminde diğer sorunlardan biri annenin tek başına çocuğun bakımıyla ilgilenmesi, uykusuzluk sebebiyle bedensel ve ruhsal yorgun düşüp strese ve bıkkınlığa maruz kalmasıdır. Bunun eşler arası aile içi sorunlara dönüşmesini engellemek için babanın veya aile büyüklerinin desteği,geçiş süresinde önemlidir.
Çocuğun doğumuyla birlikte annelerin kendilerini çocuklarına adaması fıtri doğal bir eylemdir. Bununla birlikte doğum sonrası gece ve gündüz anne-çocuk birlikteliği adeta babayı dışlar hale getirebilir. Çiçeği burnunda anne çocukla uyurken, çiçeği burnunda baba başka bir odada yatmak zorunda kalabilir. Bu da eşlerin birbirine olan duygusal-bedensel ihtiyaçlarını, aile paylaşımlarını farkında olmadan ötelemesi açısından dikkat edilmesi gereken bir konudur. Çocuğun doğumuyla başlayan süreç, özellikle ilk 2 yıl, karı-koca ilişkisini olumsuz etkilemeyecek şekilde beraberce yol alınması gereken ve karşılıklı fedakarlık isteyen bir süreçtir.Eşler arasında yaşanan cinsel sorunlar cocuğun doğumuyla birlikte gözlenmektedir.
Çocuk gelişiminde kural olarak belirlenen konulara önce ebeveynin uyması ve bu kurala uymada istikrarlı, sabırlı olması gerekmektedir. Anne ve babalar çocuklarıyla yaşadıkları sorunlarda kuralları koymakla birlikte uygulamada çok esnek davrandıkları için çocuk üzerinde bekledikleri etki oluşmaz.
Çocuğun yanında ifade edilen ‘’ne yaptıysak işe yaramadı, dövdük ve ceza verdik işe yaramadı, bir yol bulup yine bildiğini yapıyor, bizi pes ettirdi’’gibi olumsuz cümleler çocuğa yol gösterici ve cesaret verici özelliktedir. Çocuğa uygun kuralı belirleyip ve her defasında sabırla net bir şekilde yol alınmalıdır.
Çocukta inat denilen şey, ailenin birebir ilişkilerinde farkında olmadan çocuğa öğrettikleriyle alakalıdır. Aileler farkında olmadan çocuklara inadı öğretirler. İkili ilişkilerde yetişkinler arasında yaşanan sürtüşme şekilleri ve diretmeler aslında çocuğa geçen öğrenilmiş bir özelliktir. Çocuklar özellikle kimlik oluşumun başladığı 3-6 yaşta bireyselliği ispat için diretmelere başlar. Bu dönemdeki anne-babanın esnek ve izah eden alternatif sunan yaklaşımı, çocuğa inat alışkanlığından ziyade çözüm odaklı yaklaşımı öğretmede etkindir.
Yemek yememe ve uyku uyumama konuları da yine aile içi tutumlara bağlıdır. Annenin çocuğa kuracağı baskısız kurduğu dengeli düzen, zaman içinde çocuğun da isteyeceği ve vazgeçmeyeceği bir durumdur.
Çocukların insani, vicdani ve manevi değerler temelleri ilk 6 yılda oturur. Tüm bu değerleri de davranış örnekleriyle anne-babasından gözlemler,yorumlar ve alır. Sözünü tutma, emanet sorumluluğu, dürüstlük ve doğru söyleme, hak-hukuk mevzuları, merhamet ve yardımlaşma gibi insanın bütün bir ömrünü ciddi etkileyecek bu değerlerin ilk temeli ailedir ve bir nevi miras özellikleri taşır. Sonradan kazanılması da zordur.
Aileler bilinçli şekilde anne-baba olmalı ve ebeveyn olmanın sorumluluklarının bedensel emek yanında ruhsal, manevi önemimi kavradıktan sonra bu ulvi mesleği üstlenmelidirler. Çocuk için ruhsal anlamda mucizevi anahtar kavram sevgi ve güvendir. Sevgi ve güvenden mahrum huzursuz bir ortamda büyüyen çocukların bu iki kavrama doyumsuzluğu, arayışı yetişkinlik sürecine kadar aktarılabilir. Birey olamadan eş olan, eş olamadan anne-baba olan çiftlerin aile hayatları çalkantılı geçmektedir. Bu çalkantı ve kriz ortasında kalan çocukların da bedensel ve ruhsal gelişimi yaralanmaktadır.
Toplumun sağlam temellerle devamı için, sağlam anne babalara ihtiyaç vardır. Evliliklerin artık hızla boşanmaya gittiği günümüzde boşanmaların tavan yapması çocukların ruhsal gelişimine ciddi darbedir. Ergenlikle birden baş gösteren sorunlar aslında yeni değildir. Ergenlik, çocuğun kendince algıladıkları olumsuzlukları bastırmasının farklı tezahürü ve bir nevi isyanıdır.
Haydi anne babalar!Aile olmaya, bedensel ve ruhsal yönden sağlıklı, manevi değerleri sağlam bir nesil yetiştirmeye…
www.aysegul-keskin.com