17 Aralık Operasyonunun bir darbe girişimi olduğu kesinleşti. Bu darbenin amacının ülkenin ekonomik yönden zayıflatılması, çökertilmesi olduğu yönünde söyleyenler olsa da esas hedefin iktidarın alt edilmesi, yönetimden alınması olduğu fikri daha yaygın. Eldeki bulgular ise öncelikle ülkenin ekonomik zafiyete uğratılması, iktidarın yolsuzluk iddiasıyla yıpratılarak pasifize edilmesi, ucu Başbakana kadar uzanan bir tutuklama zinciri oluşturularak ülkenin kaosa sürüklenmek istediğini gösteriyor.
Darbe heveskârları, ülkenin yolsuzluktan kaybını dolar bazında hesaplayıp kamuoyuna sunarken operasyon sonunda ülkenin gerek iç piyasalardaki reel gerekse uluslararası piyasadaki uzun vadeli astronomik rakamlara ulaşan kayıpları ise görmezden geliyorlar. Gerçi yolsuzluk iddiasında bulunanların ileri sürdüğü rakam ilk anda etkileyici görünse de daha sonra absürtlüğüyle rasyonelliğini yitirdi.
Operasyonun başlangıcında bunun salt iktidarı yıpratmak, yerel seçimlerde elini zayıflatmak, Erdoğan’ı bazı yaptırımlara zorlamak amacı taşıdığı düşünülse de ortaya çıkan gerçek daha vahimdi. İlk kesinleşen iddia, operasyonun dış kaynakların güdümündeki bazı iç odakların yaptığı olmuştu.
İki yıldır sürdürülen bir alt yapı sonrası gerçekleştirilen operasyon bir yana aynı zaman dilimi içerisinde dış bağlantılı çevrelerce destek ve lobi faaliyetleri yürütüldüğü anlaşıldı. Paralel devlet tanımıyla somutlaşan iç yapının dış güçlerle ne tür ilişki ve bağ içerisinde olduğu, ne tür bir çıkar ilişkisi taşıdığı tartışıladursun ortaya çıkan sonuç bir süredir devam eden cemaat-hükümet ayrılığını da belirginleştirdi.
Bir darbe teşebbüsüyle karşılaşan iktidarın bu operasyonla bağlantılı görülen cemaatteki kimi odakları eleştirmesi gayet doğal. Bir iktidarın, erkini devirmek ve yeni bir siyasi güç oluşturma çabası içerisinde olanlara hoşgörü ve müsamaha ile yaklaşamayacağı gayet açık. Hiçbir siyasi güç, kendini yok etmeye güdümlü bir operasyon yapanları görmezden gelmez. Bu sebeple hükümet cephesinin bu odaklara yönelik eleştiri ve etkisizleştirme, kendi tabanına da güçlüyüz, etkilenmedik mesajı vermesi de beklenen sonuçtur.
Ancak nedense, iktidarın saldırıya uğramışlık ve pusuya düşürülmüşlük gerçeği karşısında bu yönde ileti gönderilmesine karşı çıkan kimileri, bu reaksiyonun cemaate yapılmış haksızlık olduğunu iddia edebiliyorlar.
Öte yandan bunlar, operasyonun dış ayağı bir tarafa içteki işbirlikçi güçlere verilen sert ve kararlı cevapların akislerinin cemaat kulvarında yankı bulmasının sebeplerini düşünmezler? Yetkili ağızların bu operasyonun darbe girişimi olduğu, iç ve dış odakların tezgahı olduğu ve buna karşı yaptırım yapılacağı sözleri neden başka yapıları değil de cemaati rahatsız eder?
Şurası bir gerçek ki sebepsiz olarak hiçbir yapı, teşekkül bu tür ‘gereği yapılacaktır’ cevabını üzerine alınmaz. Şimdi sadece bu reaksiyondan yola çıkarak operasyonun iç ayağının, yani iddia edilen paralel devlet yapılanmasının cemaat olduğuna hükmetmek zor ve şaşılası bir sonuç olabilir mi?
Bunlar bir yana, medyadaki cemaat temsilcisi görünenlerin baştan beri operasyonu savunan, sahiplenen hatta adres gösteren tutumları bile operasyonun cemaatle bağlantısına işaret etmesi açısından yeterli!
Cemaatin sesi gibi görülen bazı isimlerin neredeyse operasyonun süreç ve sonucunu, kodlarını gösteren paylaşımlarda bulunmaları bunun cemaat eliyle yürütüldüğünün ipuçlarını vermiyor mu? Başta Emre Uslu, Mehmet Baransu olmak üzere bu isimlerin her paylaşımları bunu yeterince doğrulamıyor mu?
Cemaat hiçbir vakit, bu operasyon dışında kaldığını iddia etmediği gibi bunun tüyü bitmemiş yetimin hakkını arama amaçlı haklı bir operasyon olduğunu vurgulamaktan da geri kalmadı. Kamuoyu vicdanını ve iktidar cephesini rahatlatacak bir açıklama yapması beklenen Fethullah Gülen’in de bunu yapmak yerine yolsuzluk operasyonunu savunma mahiyeti taşıyan “lanetleşme” görüntüsüyle mesaj vermesi, cemaatin operasyonla organik bir bağı olduğunu ayan beyan ortaya koydu.
Operasyonun cemaat eliyle yürütüldüğüne dair bu kadar net okunabilen mesajlar bir tarafa operasyonun kökten iş bitirici bir darbe girişimi olduğu da artık aşikar. Hal böyleyken iktidar kanadından operasyonu yapanlara, destekleyicilere verilen sert cevabın yadırganması şaşırtıcı!
Hem devleti ekonomik olarak yerle bir edecek, dış güçlerin menfaatlerine hizmet edecek hem de iktidarı götürme tezgahı planlayan, bu yönde operasyon düzenleyenlere hoşgörü, sevgi, birliktelik mesajı verilmesini bekleyenlerin nasıl bir dünyada yaşadıklarını anlayabilmek güç! Eldeki veriler bunun açık ve net bir şekilde “dost-modern bir darbe” girişimi olduğunu teyit ederken operasyonu yürütenlerin ellerine çiçekler verilmesini kim, hangi sebeple beklemektedir?
Milat
twitter.com/sabihadogann