Hep güven duymak istiyoruz. İlişkide güven, mesleki açıdan güven, parasal konularda güven, aile yaşantısında güven.. Dünya yanıyor ve biz bu gidişatın değişeceğine dair bir güven hissiyle hayata tutunuyoruz.. Güven arıyoruz hayatta..
Hayallerimizin peşinden koşarken yine bir güven var içimizde.. Umutla karışık ve biraz da parçalı bulutlu..
Sonra bir de bakıyoruz yollar çatallanmış. Hangi yöne gideceğimize durup karar vermek gerekiyor. Yolun ötesini göremiyoruz çünkü.. Belki de güvenliksiz bir yola adım atmak üzereyiz. Konfor alanımızın dışına çıkmak üzereyiz. Ve biz buna risk almak diyoruz.
Risk almak akrobasi yapmak gibidir. Ama akrobatlar emniyet filesi ile çalışırlar.. Düşecek olurlarsa emniyet filesine takılırlar. Normal hayatta risk alırken de emniyet filesi germek ister insan.. Oysa yoktur hayatta emniyete filesi.. Kader deriz. Kısmet deriz. Ya Allah der devam ederiz. Biliriz ki koruyan, gözeten, kaynakları gösteren o yüce güç vardır bize ışık tutan. Biliriz ki hayat aslında 'risk almak' demektir.
Risk almasak ne olur? Özgür hissedemeyiz. Bizi tutan, geri çeken, alıkoyan korkular vardır ve risk almayı engeller. Hayatı dolu dolu yaşayabilmek için kanat takmak ve hayallere yönelmek gerek. Kısacası risk almak gerek. Özgür olmak gerek. İnanmak gerek. Görünmez emniyet filesini açan o büyük güce güvenmek.. Kayıtsız şartsız güven ile çatallanmış riskli yollardan ilerlemek.. Güvenimizi yitirmeyelim!
