Yaşadığım gergin bir günün ardından hele de sözlü düellolara sahne olmuşsa o gün, gece yatağa girdiğimde defalarca olayın farklı versiyonlarını yeniden yaşarım. Gerçekte söyleyemediğim şeyleri düzgün cümleler kurarak söylerim..
Kendimi doğru ifade ettiğimi düşündüğüm sırada konu kapanacakken, beynimde bir ses kavgayı yeniden başlatır. Yeniden hasmımı alt etmek için mantık oyunları kurmaya çalışırım. Kavga münazaraya dönüşür... En okkalı cümleler kurmak için zamanım ve kareleri başa sarma kudretim vardır ne de olsa geceleri.. ama nedense tüm bunlara rağmen beynim rahatlamış uykuya dalamam..
Alaca karanlık kuşuğı gibi bu kavgadan bir türlü çıkamam.. Tüm münazara ekebini kovup, sabahki hadiseyi hiç yaşanmamış gibi kabul edip kendimi direkt sırt üstü denizin kollarına bırakırım. Suların kulaklarıma dolduğunu ve oradan beynime girip tüm düşünceleri boğduğunu; nefes alış verişimi dinleyip kollarımın bedenimin üzerine doğru yükselişini ve hafif hafif sallanışlarını hissederim.. Deniz bir beşik olur, su sesi ninni... ancak öyle uykuya dalarım..
Haydi başa saralım... Büyükşehir belediyesinde oybirliği ile kabul edilen bir proje var elimizde. Projenin, 25 Şubat 2012 de İBB tarafından yapılan animasyonunu http://www.youtube.com/watch?v=x042bXzkokk internet sitesinden izleyebilirsiniz. Animasyonda gördüğümüz meydan, Paris’te Londra’da Roma’da gezerken hayran kaldığımız meydanları aratmayacak kadar güzel görünüyor.
Taksim Meydanı Yayalaştırma Projesi 16 Eylül 2011'de CHP'li meclis üyelerinin de katılımıyla oy birliği ile kabul edildi. 2 No'lu Koruma Kurulu tarafından onaylanan proje 30 gün askıda kaldı. Ancak bu süre zarfında ağaçlara dair herhangi bir itiraz olmadı. 'Taksim Meydanı Yayalaştırma Projesi' adlı 'imar plan tadilatı' İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclisi'nin 16 Eylül 2011 tarihli oturumunda 2111 sayılı meclis kararı ile hayata geçti. Karara göre proje alanı şuydu: Taksim Meydanı, yollar, yaya yolları metro hattı, finiküler hattı, nostaljik tramvay hattı ve Taksim Gezi Parkı. Projenin uygulanması için Koruma Kurulu'nun onay vermesi şartı da gözetildi. Karara göre 'Yayalaştırma Projesi' ile 'Taksim Kışlası' bir bütünlük içinde değerlendirilecekti. Ancak her ikisi de ayrı projelerdi.
Aslında proje tarihlerden de anlaşıldığı gibi oldu bittiye getirilmiş iki günde kararlaştırılmış bir çalışma değildi.
27 Mayıs’ta kamu arazisi üzerine izinsiz kurulan çadırlar polis/belediye işçisi/direnişçi kim olduğu bilinmeyen kişilerce yakılmasaydı..
Fırsat bu fırsat denip direniş yapacağız diye Başbakanımıza ve aileyi efradına uygun olmayan sözler sarf edilmeseydi..
48 saat direniş yaparsak hükümet düşecek olmadı 4 gün tweetleri dilden dile dolaşmasaydı.. 31 Mayıs’ı 1 Hazirana bağlayan gece dünyadan kan gövdeyi götüren tweetleri Türkiye’de oluyormuş gibi servis edilip “acil RT” lenmeseydi..
Kanun dışı toplumsal olaylara müdahale ederek, geri kalan toplumun huzurunu sağlamakla görevli polisleri kışkırtıp, orantısız güç kullanımı tetiklenmeseydi..
Polis sinirlerini aldırıp ruhsuz Yunanistan polisi gibi tüm olan biteni dışarıdan seyredebilseydi..
Polis biber gazını insanların yüzlerine, gözlerine nişan alarak atmasaydı..
Dağıtılmaya çalışılan insanlar oraya buraya saldırıp, kaldırım taşların söküp, resmi sivil demeden araçları yakmasaydılar..
Sapanlarla güvenlik güçlerine demir bilyelerle fırlatmasaydılar...
CHP oy verdiği projenin arkasında dursaydı, oraya toplanan Atatürkçü, ulusalcı gençlere şiddeti pompalayacağına durumu izah etseydi. Gençlerin onaylamadığı şeyin ne olduğunu anlayıp, Belediye ile aracılık etseydi..
.........
Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan, çapulculuk bile etmiş olsalar, bu insanlara böyle yaklaşmasaydı..
İlkgünden kendisi geziparkına gitseydi..
İsteseler de istemeseler de bu olacak, demeseydi..
Geziparkındakiler ak ile karayı birbirinden ayırt edebilecek basirette olup, THKP-C TIKKO gibi fosilleşmiş grupların bayraklarını sağa sola asmalarına müsade etmeseydiler...
Tüm kanallar oy birliği yapmış gibi milleti HALK TV ye kitlemeseydiler...
Ve yine yalan tweetlerle ortalık galeyana getirilmeseydi.. Getirmeye çalışanlar farkedilip engellenseydi...
CNN International Suriye’den sekiz dakikalık yayın yapmazken, Taksim’den sekiz saatlik yayın yapmasaydı...
Amberin Zaman, Ece Temel Kuran gibi kişiler tweetleri ile yurtiçi ve yurtdışı bağlantılarına Türkçe/İngilizce tweetler atıp onları provoke etmek yerine itidale çağırsaydılar...
Bu liste bitmez... Bu gece sabaha ermez... en iyisi sırt üstü denize uzanmak... . Suların kulaklarıma dolduğunu ve oradan beynime girip tüm düşünceleri boğduğunu; nefes alış verişimi dinleyip kollarımın bedenimin üzerine doğru yükselişini ve hafif hafif sallanışlarını hissetmek.. Deniz bir beşik olsun, su sesi ninni...