Ziya Türk


Mühim Olan Ders Çıkarmaktır

Mühim Olan Ders Çıkarmaktır


 Âdem aleyhisselamın çocuklarıyız.

Başımız şıkıştımı dara Yüce Rabbimizin beşer şaşar kullarıyız.

Doğarken ağlarız, ağlamayı araç edinir aç karnımızı ağlayarak doyururuz.

 

Zamanla büyürüz, büyüdükçe de açlık duygusunun yerini menfaatler, hırs ve elde etme arzusu alır.

Sorgulamayız sahip olunca sonuçlarının ne ya da neler olacağını.

Şuursuzca isteriz karşılığında her tür bedeli ödemeyi göze alarak.

Ne haram biliriz ne helal, ne hayrı görürüz nede şerri.

 

İsteklerimizin acı sonuçları olabilecek şu an günümüzde yaşanılan bir hikâye paylaşacağım sizlerle.

 

Üç erkek kardeş vardır. Birbirlerine ve ailelerine sıkıca bağlıdırlar.

Zaman gelir teker teker izdivaçlarını görür anne ve babaları.

Aile bağları daha da gelişir, bir aile dört aile olur çoluk çocuğa karışırlar yalnız en küçük kardeş hariç.

Küçük kardeşin çocuğu olmamakta rabbimiz nasip etmemektedir. Tıbben her yolu denerler sonuç alamazlar. Kayınvalidenin ısrarıyla hocalara gidilir ama nafile her seferinde elleri boş dönerler evlerine. Aradan zaman geçer denenen her yol, harcanan her çaba sonuç vermez umutlar tükenir.

Rablerine sığınmayı, vardır bir hayrı demeyi bilmezler tabi.

Bizim insanımız bu çaresizliğe duyarsız kalır mı hiç asla.

Öyle bir şey yaparlar mı? Yapmazlar.

Hazır fırsat gelmiş akıl verip yol gösterme yolu görünmüş balıklama dalarlar konuya. Taştan yumuşak olan ne varsa yedirirler bizimkilere. Aklınıza gelen her şey denenir ve en sonunda küçük kardeşe ‘sen var git evlen gayri’ denir.

Bizimkisi delicesine seviyor eşini, lakin alnını secdeye koysa anlayacak hayrın şerrin sahibini ama nerde.

Tutarsızca yaşamaya devam ederler.

Alt katlarındaki dairede oturan en büyük abinin evinde bayram vardır bu sıralar, beşinci çocuğu dünyaya gelmiştir mutluluk naraları atılır. Aileye yeni bir üye katılmaktadır. Rabbimizin lütufu bu ya doğan çocuk ikizdir, biri kız diğeri erkektir.

 

Eee nevar bunda diyorsunuz asıl şimdi başlıyor işlenen günaha tövbe etmenin zamanı

 

Babaanne ile dedenin ısrarı üzere ikizlerden erkek olanı kardeşine vermesini ister. Kırk dereden su getirilir, analık hakkı, emzirilen süt hakkı konulur ortaya ve kabul ettirilir evladını kardeşine vermesi en büyük abiye.

Artık onlarında bir çocuğu vardır ve herkes ailesinde yuvasında mutludur ki zaten aynı apartmandadırlar.

Aradan zaman geçer Rabbimiz bir çocuk bahşeder.

Olsun derler aynı kandan sonuçta kardeşler derler.

Yıllar geçer bir arada büyürler büyümesine de bizim oğlan amcasının kızı bildiği öz kardeşine ÂŞIK OLUR

Oğlan askere gider gelir. Anne, babası bildiği amca ve yengesine açılır amcamın kızını isteyin seviyorum kendisini der olanlar olur.

 

Şuanda yaşanılan bu hikâye gibi olayı sadece özetlemeye çalıştım sizlere.

Kendi istek, arzu ve hırslarımız içim hayatımızı ya da çevremizdeki insanlarının hayatını cehenneme çevirebileceğimizin güzel bir örneğidir.

Mühim olan ders çıkarmaktır. Tefekkür etmeyi bilmektir.

Bizleri yoktan var eden ve vardan da yok edecek olan Yüce Mevla’mız hakkımızda her şeyin en hayırlısını bilendir. Hakkıyla iman edip teslim olmaktır önemli olan.

Hayır da şer de ihsanı bol, yüceler yücesi KADİR ve KERİM olan ALLAH (C:C)’un elinde olduğuna göre, vardır bir hikmeti diyerek yaşamalıyız bu fani dünya hayatını.

 

Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretlerinin dediği gibi;

 

Hak şerleri hayreyler,

Zannetme ki gayr eyler,

Arif anı seyreyler,

Mevlâ görelim  neyler,

Neylerse güzel eyler.

 

Mübarek Ramazan ayınız hayrolsun Allaha emanet olun.