Elif UZAK


Ödeşmek

Ödeşmek


 'Ö D E Ş M E K'

'Ö d e ş m e k' şimdilerde âlemdeki huzursuz edici bütün hisleri duyumsamak gibi bir şey... Tam da böyle demişken, aklıma düşen şiir “Başka türlü bir şey benim istediğim, ne ağaca benzer ne de buluta.. 'her neyse.. Ödeşmek demişken tâ çocukken öğrendiğimiz bir kelime. Bir heyecanla başladığımız oyunda, hızla koşarken duvara toslayışımız, iç çekerek ağlarken çocukça bir tabirle 'büyük insanların' yanımıza gelip 'bak bende duvara vuruyorum - alsana - alsana' deyip, gülerek yüzümüze bakmaları ve ödeştiniz bak diyerek acımızı unutmamızı beklemeleri...

Dedim ya, çocukken öğrenmiştik... İnsan bir şeyi, bir objeyi, bir kişiyi belki de bir hissi çocukken severse onu asla unutamazmış. Nereden bilebilirdik çocukken yaşadığımız ödeşmenin cılız hazzının, masumiyetimize enjekte edilmiş Hiroşima olduğunu... Küçücük berrak gönlümüzün bir zift çukuruna dönüşeceğini hiç bilemezdik. Bilemedik ve ödeştik. 'Hayatta her şey karşılıklıdır.' sözünü işte bizler türettik. Sevgili peygamberimizin (s.a.v) 'İnsan vücudunda öyle bir et parçası vardır ki o iyi olursa bütün vücut iyi olur, o bozulursa bütün vücut bozulur. Dikkat edin! O kalptir.' diye 14 Asır evvelinden gelen uyarısını, muhtemelen bizden evvelkilerin de maruz kaldığı bir tufanla idrak edemedik. Ödeştik sevgili dost, bardak kırar gibi kalp kırıp, haklı olmayı huzur duymaya tercih ettik.

Hayır, ödeştik tamam da ne kazandık ne kaybettik? Tartının kolları eşit değildi sevgili dost, onlar ödeşmiyordu. Biri diğerini alt ediyordu. Bu terazi başka terazi! Sevginin öfkeyi, af dilemenin ödeşmeyi solladığı, gönlü sımsıcacık eden, ruha huzuru tattıran terazi.. Sevgili dost, 'çocukça bir duyuşla içimden büyüklere küsüm demek geldi.' diyen şairin hisleriyle; sevgiyi öfkeye, haklı dahi olsam gönül almayı ödeşmeye tercih ediyorum.

Hadi, uzat ellerini.