Gürbüz BATTAL


Ot Doktorlarının Ettiği

Ot Doktorlarının Ettiği


Eskiden ne güzel beslenirdik. Bulduğumuzla yetinir, kıt kanat geçinir giderdik.

Yediğimiz içtiğimiz şeyler belliydi. Köy kökenli olduğumuzdan eti, sütü, yumurtayı, yoğurdu, yetiştirdiğimiz sebze ve meyveleri yer, Allah’a şükrederdik.

Zaman içinde yiyecek maddelerimiz çeşitlenmeye başlarken sanayileşmiş devletler beslenme alışkanlığımıza müdahale etmeye başladı.

Tereyağının, yumurtanın, kırmızı etin ne denli zararlı ve kolesterol kaynağı olduğu, bunlardan uzak durulması gerektiği beynimize kazıldı.

Bunlar yerine Sana ve Vita gibi yağlara ve hazır gıdalara yönelmemiz için her yol denendi.

Reklamlar öyle etkili oldu ki köylü, tereyağını, sütünü, yumurtasını satıp kendisine empoze edilen şeyleri mutfağına sokmaya başladı.

Günümüzde ise işini gücünü, okulunu, öğrencisini bir kenara iterek batı dünyasının beslenme alışkanlımıza yaptığı müdahalelerden daha fazla müdahale eden uzman ve hocalar türedi.

Gerçek doktor ve diyetisyenleri tenzih ederim.

Bunlar, televizyonları parsellediler.  Hangi televizyon kanalını açarsak ot gibi karşımıza çıkıp kafamızı allak bullak etmeye başladılar.

Her biri bir şey söylemeye başladı. Birinin beslenme ile ilgili söylediği diğerini tutmadı.

Yani her biri ayrı telden çaldı.

Beslenme alışkanlıklarımızı istedikleri gibi değiştirmede kısmen başarılı da oldular.

Öyle ki ekmek yerine kahvaltıda turpa tereyağı sürerek kahvaltı yapmamızı isteyen bile çıktı.

Bunların saçmalıklarına uyanların bağışıklık sistemi bozuldu, vücutları dirençsiz kaldı.

Sonuçta hastaneler doldu taştı.

Bize brokoliyi layık gören birisinin türlü çeşitli yiyeceklerle donatılan bir lokantadaki fotoğrafları basına yansıdı. Masada neler yok ki. Lahmacun, adana kebap, pirzola, bulgur pilavı, köfte… Sanki padişah sofrası.

Halen bu kişi ve kişilere inanılıyorsa inanalar her türlü sağlık sorununu hak ediyor demektir.  

Dikkat ettiyseniz doktor veya uzman adı altında televizyonlara çıkan bu zatların hemen hemen hepsi ot tarifi veriyor. Sanki her biri bir ot doktoru olmuş. Uzman olarak lanse edilenler fikirlerini kabul ettirmek için mutfağa girip aşçılık bile yapıyor.

Çoğunun özel kliniği var. Kimisi de doğal ürün dedikleri yiyecekleri üretip satıyor.

Sağlık sorunu olanları sömürerek bol para kazanma yolunu bulmuşlar.

Olan biz saf ve temiz vatandaşlara oluyor.

Yasakladıkları şeyler bakacak olursak, meyve, kolesterol ilaçları, hazır meyve suları, pirinç, makarna, patates, ekmek, simit, şeker, çikolata, poğaça, kızartma, hazır çorba, sucuk, sosis, mayonez, marketlerde satılan tavuklar, işlem görmüş ve pakete girmiş et ürünleri…

Önerdikleri şeyler ise ceviz, fındık, fıstık, elma, muz, kuruyemiş, kuzu eti, dana eti, yumurta lahmacun gibi değme zenginlerin evinde bile her zaman bulunamayacak fiyatlı yiyecekler.

Bunların istediği şekilde sofra kurabilmek için eve giren ücretin nereden bakarsanız 5 bin liradan az olmaması gerekir.

Bazılarına bakıyoruz bir gıda maddesinin ne denli bulunmaz Hint kumaşı olduğunu haftalarca aylarca anlatırlar. Vatandaş o mala hücum eder. O malın fiyatı fahiş olarak artar. Sıra başka ürüne gelir. Aynı yöntem başka mala uygulanır. 

Vurguncular bunları takip eder. Uygun ortamı bulunca o mala fahiş zamlar yapar.

Gıda maddelerine gelen zamların dünya ekonomisiyle yakından ilgili olmasına rağmen reklamı yapılan malda artış normalin çok üstünde gerçekleştiriliyor.

Vurguncularla bu uzmanların para ilişkisi var mı bilemiyorum ama aklımın bir köşesinde böyle bir ilişki geçmiyor da değil.

Kalın sağlıcakla.

18.02.2016

Gürbüz Battal