Ezanlar yükseliyor minareden,
'Allahuekber, Allahuekber'..
Ve çoğu insan buna kayıtsız kalamıyor..
Ramazandan önce caminin yolunu bilmeyen insanlar hiç değilse bu kutsal ayın hatırına geliyorlar...
Yalnızca mübarek gün ve gecelerde akıllara ibadetin gelmesi ne derece kabul edilir bilemem.
Bu o insanın maneviyatıyla alakalıdır..
Ama hoşluğu ise bambaşkadır...
Dün akşam teravih namazından çıkarken gözlerim doldu. Bakıyorum da gencecik delikanlılar cemaatin çoğunluğunu oluşturuyor. Hem sonra, henüz ergenliğe geçmemiş küçük kızlar. Annelerinin adeta birer kopyası gibi başlarına oyalı yazmaları takıp namaza durmaları...Caminin 300-400 metre ilerisinde Ramazan eğlenceleri yapılan bir meydan kurulmasına rağmen, camilerdeki bu genç nüfusun fazlalığı göz doldurur cinsten...
Herkes tek bir amaç için orda, eller yüze büyük bir aşkla sürülüyor. Ve içten gelen bir 'amin' yankılanıyor caminin duvarlarında..
Ramazanı seviyorum galiba. Buğusu, büyüsü, kokusu bambaşka. Bereketini ise söylemeye dahi gerek yok. İftardan sonra sokakta yankılanan 'kaymak var kaymaaakkk' nidaları 8-9 yaşlarında çocukların eğlencesi haline gelmiş durumda. Sanırım bize ramazan olduğunu hissettiren bir etkende onlar. Eskiler hani hep der ya 'nerde o eski ramazanlar'.
Evet, belki eski ramazanlar yok. Ama en azından Ramazan'ın ruhu yaşatılmaya çalışılıyor. En çok da gençlerin bu olayda gönüllü birer nefer olmaları mutluluk veriyor. Sahur vaktinden epey önce geçen mahalle davulcusu artık eskimeye yüz tutmuş tokmağını vurdukça vuruyor davula. Çocuklar eskisi gibi camlarda davulcu amcayı görme telaşında.. Bir tek bana mı denk geldi bu manzaralar bilmiyorum ama ramazan yaşatılıyor az da olsa..
Belki seneler sonra bende diyeceğim 'nerde o eski ramazanlar' diye, kimbilir....
selam ve dua ile...