Dünya genelinde eğitim belirli meslek veya kariyerlerin diğerlerinden üstün olduğu algısı üzerine yapılmaktadır. Bunun doğal sonucu olarak, nereye gitseniz belirli mesleklerin ön plana çıktığını görürsünüz. Bu hepimizce bilinen bir gerçek. Bu meslekleri icraa edenler toplumca saygı görürler ancak gösterilen bu saygı onlara yeterli gelmez. Onlar da değişik sivil toplum örgütleri adı altında daha da saygın olma mücadelesi verirler.
Eskiden bu iş böyle miydi? Bu işe saygı mı kaldı canım? Hizmetlinin maaşı neredeyse bizimkiyle aynı? kavlinden ifadeler kulaklarımıza hergün misafir olur hale geldi.
Bu iş çocuklara kadar düşmüş.
“Yalancı Çoban” hikayesini Oxford eğitim setinde keyifle okuyan çocuklar, “bu yaştaki çocuklara neden çobanlık yaptırıldığını” masumca sorarken, kendilerinin büyüyünce çoban olup olmak istemediklerine dair soruya burun kıvırabiliyor. Çünkü, onların idealleri var. Onlar kim, çoban olmak kim! Onlar çocuk, çocukların masum duygularını burada bırakalım.
Üniversitede Eğitim Fakültesi’nde profesör olan biri, mesleklerin tartışıldığı bir Twitter paylaşımında “Herkes okuyacak değil ya, kimileri temizlik yapacak, kimileri çarşaf değişterecek tabii ki” - anlamındaki paylaşıma cevaben , “ her meslek kıymetliyse, birileri temizlik yapacaksa , senin çocuğun temizlikçi olsun o zaman” diyebiliyor. Amacım, bir tarafı yaparken diğer tarafı yıkmak olmadığından bu profesöre bir şey demeyececeğim, çünkü bu yanlıştan hep beraber kurtulmalıyız. Belki, bir sonraki paragraf o proferörün vicdanını da sızlatır.
Yaklaşık 25 yıldır bekçiliğini yaptığı kuruma ne zaman devletin yukarılarından birileri ziyarete gelse, çalıştığı bütün amirleri tarafından “Mahmut, sen ortalıkta gözükme” denilen, Mahmut abi duygularını anlatırken ağlamaklı bir şekilde” benim ne eksiğim var, ben insan değil miyim, ben de o adamlarla bir el sıkışsam, benim de onlarla bir fotoğrafım olsa ne olur” diyor. Haksız mı?
Acaba bundan yukarıdakilerin haberi var mı? Varsa, bunu umursamıyorlarsa, onları da bir gün birilerinin bir fotoğraf karesinden çıkaracağını hatırlatmak isterim. Onlara da bir gün “sen kaybol” denilecektir. Eğer, haberleri yoksa, kendilerine bağlı her hangi bir kurumu ziyaret ettiklerinde, o kurumun güvenliğine, temizlikçisine selam vermelerini tavsiye ederim. Bu insanlara, gayretlerinden dolayı küçük bir teşekkür çok büyük anlamlar taşır diye düşünüyorum.
Bu işin eğitim boyutuna gelince, okullarda çocuklarımıza, okulun temizlik, ısınma, bekçilik vs. hizmetlerini yapan ağabey, ablalara selam vermeyi öğretmeliyiz. Çocuklarımız temizlikçiye , “Okulumuzu her gün bizim için tertemiz yaptığın için teşekkür ederim “ deseler, kaybedecek hiçbir şeyleri olmaz. Aksine, büyürler.
Unutmayalım, bütün büyük adamlar, garipler, yetimler ve yoksullarla beraberdiler.
,